Ocak ayının sıkıntısıyla

Annem miydi hatırlamıyorum, biri zamanında insanları kışın kaybetmenin daha “doğal” olduğunu söylemişti. Bu, insanları bırakıp döndüğüm toprağın soğukluğunu, orada üşüyeceklerini düşünüp üzülmemi engellemiyor.

Bu konuda defalarca kendimi objektif olmak için ikna etmeye çabalasam da çok büyük ilerleme sağlayamıyorum. Gerçekten de TÜİK verilerine göre Aralık-Mart döneminde ölümlerde belirgin bir fazlalık var. Mevsim şartları, yaşlananların zayıflayan bünyesi, muhtemelen sağlık hizmetlerine erişmenin güçleşmesi v.s. dolayısıyla… 2008 rakamları önümde, bu dört ayda görülen ortalama ölüm sayılarıyla geri kalan sekiz ay arasında yaklaşık %12 yukarı doğru sapma var. Ama ne yazık ki, yazdığım gibi, bu rakamlara bakıp objektif bir bakış geliştirmeye çabalamanın faydası olmuyor.

Geri dönüp düşünüyorum ve ailemde, çevremde en sevdiğim insanların Ocak başta olmak üzere kışın öldüklerini görüyorum. Her ne kadar objektif olmaya çabalasam da, her ne kadar unutmaya çalışsam da çok şey değişmiyor. Detaylarını sürekli tekrarlamanın faydası yok, sadece eskiden unutmayı, hatırlamamayı becerdiğim ölüm yıldönümleri son iki yıldır, belli sebeplerle aklıma kazınmış durumda. Dolayısıyla en ufak ipucunda kolayca su üstüne çıkan tarihlerim oldu artık.

Dün gece denizin altı, duvarın ardı v.s. bir konuda kendimce bir şaka yaptım, devamında tek cümleyle Zincirlikuyu’nun yanından geçtiğim her gün o alt geçidin duvarın ardından başlayarak hatırladıklarım canlandı. Kapitalizm bazen gerçekten iğrenç bir düzen olabiliyor. bir arazinin kıymetini korumak için, hatalı bir yatırımı düzeltme masrafına girmemek için bir mezarlığın neredeyse altına girecek yol inşa edebiliyoruz.

Bu ay böyle giderim zaten, çok şaşırtıcı değil. Anneme, onun ölümünü görmek istemediğimi söylemiştim bir keresinde. “Olmaz öyle şey, o zaman ben oğlumun ölümünü görmüş olurum…” demişti. Hemen her zaman olduğu gibi haklı ve akıllıydı tabii. Durumun doğallığı hakkında şüphem ya da itirazım yok. Sadece zamanın bir anı geliyor, öteki taraftaki sevdiklerinin adedi, bu taraftakileri aşıyor insanın. Ben daha oraya gelmedim, ama böyle bir noktanın oluşacağını anladım, algıladım. Sanırım asıl üzücü olan bu…

Published by

Can Baysal

It is fortunate that I am not famous, as any biographer and or journalist would definitely have problems while gathering information on my background. What I am basically is a renaissance man in modern age with diverse areas of interest and some interconnected subjects of expertise mainly centered around ICT.

. TR MOL