Kontrolsüz gelen hatıralar

“Kafamın çalışmadığını” düşünen çok insan var biliyorum. Aslında çalışıyor, ama nasıl çalıştığını benim bile anlamakta zorlandığım zamanlar oluyor.

Bugün arabadayken, üst paneldeki sensör LED’leri dikkatimi çekti, alıcılarının nerede olduğunu bilmediğimi fark ettim. Oradan, arabanın iç aydınlatmasının ışık seviyesini düzenleyebildiğine geçerek sensörlerin (deterministic olarak) çalıştığına karar verdim. Ama aracın iç ışıkları hakkında bu kadar çok düşününce, doğal olarak (!!!) aklıma David Morell’in “The Brotherhood of the Rose”‘u geldi. O kitapta kahraman, kapı açılınca ışığın yanıp yanmayacağını bilmediğinden (unable to determine) kapıyı açmadan önce lambayı parçalar ki, çevreden görünmesin.

Tabiatıyla, komplo teorileri ve arabalar hakkında düşünmenin sonucu olarak “Alfa Romeo’nun logosundaki çocuk (ya da adam) müslüman mı?” sorusuna geçmek kaçınılmaz oldu. İşte bu da işin üzücü kısmı…

4 Eylül 2016 saat 23:00’e doğru Enver abi anlatmıştı bana; Logodakinin müslüman bir çocuk olduğunu, İtalyanların Visconti ailesinin sembolü olmasını falan söyleyip konuyu sulandırdıklarını ve “araştır” demişti. Çok uzun bir süre sürmedi tanışıklığımız, ama kafamı en çok çalıştırmamı sağlayan insanlardan biri oldu. Keşke…

Published by

Can Baysal

It is fortunate that I am not famous, as any biographer and or journalist would definitely have problems while gathering information on my background. What I am basically is a renaissance man in modern age with diverse areas of interest and some interconnected subjects of expertise mainly centered around ICT.

. TR MOL