Sorumluluk

Adı lazım olmasa da benim için önemli bir arkadaşım sık sık beni eleştirir. Özet olarak “kendini karşındakinin yerine koymayı bırak, o bunu zaten yapacak” şeklinde özetlenebilir bu eleştirisi. Bunu iş görüşmesinde “en ciddi kusurunuz nedir?” diye sorulunca “şirketten çıkmayı sevmem, hep çalışırım” diyen geri zekalılarla rekabet etmek adına yazmıyorum.

Bizim meslekte “genellemeler genel olarak yanlıştır” yaklaşımı genel olarak doğrudur! Bu kapsamda düşünerek; Bilgisayarlarla çalışmak, bilgisayarlarla bir şeyler gerçekleştirmeye çalışmak ancak belli bir düşünce yapısındaki insanların çok sorun yaşamadan sağlıklı olarak yapabildikleri bir şey. Daha ötesi benim uzmanlık alanım uzun süre network yönetimi oldu. Bir keresinde haftada bir iki kereyi aşmamasını herkesin umduğu şekilde birbirimizi öldürmemeye çalıştığımız bir arkadaşıma, boynunu sıkarken söylediğim gibi “benim bilgisayarlarımın keyboard, mouse ve monitörü olmadı” çok uzun süre boyunca. Bu şekilde bir çalışma ortamında, insanın doğal yapısı da, bilinçli olarak kendini geliştirdiği yön de empatiyi insanlar yerine makinalarla kurmaya doğru evriliyor. Bu ne şaşırtıcı, ne de çoğu insanın sandığı kadar rahatsız edici.

Sıkıntı şurada doğuyor: Bir noktada insan ilişkileri, insan yönetimi işin teknik yönetiminden daha önemli hal alıyor. O noktaya gelindiğinde gereken değişikliğin boyutu büyük. Bunun için ihtiyaç duyulan kaynaklar ve destek her zaman bulunmayabiliyor. Ben şanslıydım, belki gereğinden fazla hatta. Oldukça fazla empati gelişimi, çatışma yönetimi v.s. eğitimi aldım, bana o eğitimleri aldırıp kendilerini bu ihtiyacın üzerinde gören yöneticilerimin arkalarını da çok topladım. Belki bu sebeple, başkalarının sorumluluğunu taşımaya yönelik bir alışkanlık da geliştirdim.

Şu aralar anlıyorum ki, insanın arkadaşları için endişelenmesi, onların dertlerini dert etmesi doğal. Ama bu “sorumluluğu” genişletirken abartmamak gerekiyor. Arkadaş zannettiğimiz herkes arkadaş olmayabiliyor. Biri aylar önce demişti ki “aradan iki üç yıl geçmeden arkadaş olunmuyor”. Bu bence o kadar kolay değil, kriterler bu kadar basit değil arkadaşlıkta. Ama ölçülebilir bir kriter de yok değil. Bunu gayet net şekilde ifade etmek mümkün. Arkadaş olmayan bir tanıdık insanın hayatını acıtıyor. Bu acıyı paylaşan ve azaltan kişi ise gerçekten arkadaş olan insan.

Published by

Can Baysal

It is fortunate that I am not famous, as any biographer and or journalist would definitely have problems while gathering information on my background. What I am basically is a renaissance man in modern age with diverse areas of interest and some interconnected subjects of expertise mainly centered around ICT.

. TR MOL