Aslında “blog yazmak benim neyime” diye düşünmüyor değilim. Ama sosyal medya’da yazdıklarımın, yazmaya çalıştıklarımın, o platformların altyapıları ve genel kullanıcı kitlesinin hayatını kolaylaştıran sınırlamaları dolayısıyla çok istediğim gibi çıkmadığını, formatlanamadığını, okunmasının zor olduğunu ve benzeri durumları gördüğüm için aylardır aklımda bu siteyi daha canlı hale getirmek vardı.
İlginç zamanlarda yaşıyoruz, Türkiye’ye özgü olduğunu sandığımız problemlerin, Dünya’da yaygınlaştığı, üstelik bizden daha kötü halde olduğunu gördüğümüz günlerdeyiz. Sanırım “oh olsun, onlar bizden de kötü durumda” diye sevinmek ruhumuza işlemiş. Son iki üç aydır, neredeyse sürekli, Amerikan haber programlarını seyrediyorum, moralim oldukça düzelmiş durumda. Açıkçası bunu “olumlu” bir mesajla başlamak adına yazmıyorum, ama sanki sonuç biraz o şekilde gelişti.
Bakalım yoğunluğu düzensiz işlerden, düzensizliği yoğun günlük hayattan ve takılıp kalmayı sevdiğim detaylardan fırsat ve motivasyon kalıp yazabilecek miyim. Facebook’ta yazdığım bazı notları, Quora’da verdiğim bazı cevapları v.s. buraya da kopyalayacağım. Bunları tarihlerine göre organize edince, bu yazıdan daha eski postlar görünecek ama gerçek başlangıç bugün…