En ciddi sorunumuz, homo politicus’un görüşlerini ifade etmek için “sol”, “sağ”, “ileri”, “geri” gibi basit kelimelere sığınması ve o kadar da sığ olması, aynı zamanda da bu kadar “basit” bir şeyi bile beceremeyip yanlış pozisyon alması. Bu ne yazık ki global bir problem.
Mesela Türkiye’de “solcu” olanların büyük kısmı ya “aileden solcu” ya da “etnik kontenjandan”. Mesela Türkiye’de “sağ” politikacılar sosyal uygulamalar yapınca “sol” buna karşı sadece alay etmeyi düşünebiliyor.
Mesela 80 öncesi Türkiye’de “sağ” emperyalist Amerika’nın işgalci politikalarını uyguluyorken, “sol” faşist SSCB’yi kurtarıcı görüyordu.
Özet olarak ne düşündüğünü bilmeyen insanlardan muzdaripiz. CHP hala Tandoğan meydanına çıkıyor, halkın üstüne vazife olmayan(!) sola sahip çıkarken.
Amerika konusuna girmek bu günlerde zor, çok hızlı değişimler var, fakat; Onların “solu” her geldiğinde şahin dış politikalar izliyor içeride ajitasyon yapıyor, “sağ” ise popülist ve salakça politikalar uyguluyor. Özellikle sosyal politikalarda fikir-aksiyon birliği var. Orayı anlamak daha kolay.
Rusya deseniz, itiraf etmeseler de Çin modeline döndüler. Yeltsin’in yediği haltlar sonrası toplumda öyle bir korku ve nefret doğdu ki güçlü yönetime aşk duydular, hala da devam ediyor anlaşılan.
Tabii Çin’de ise resim daha net, parti her zaman haklı…
