Bugün gereksiz derecede çok referansın birbirine değdiği, çarptığı, çarpıştığı bir gün olarak “geliyorum” demişti zaten, öyle de devam ediyor saat 03:33 itibarıyla. Muhtemelen bu şekilde devam eder. Toplumun ne olduğu hakkında düşünmeyi bıraktığı ama faydalanmayı bırakmadığı kavramlardan biri olarak, bayrama girdik. Ne işe yarayacaksa…
Neyse gayet seyrek yazarken bu aralar, bugün yazmaya niyetlenmemin sebebi ne bayram ne de diğer referanslar. Çok alakasız gibi başlayan ama sonradan ilişkiyi görüp, çağrışımı anladığım bir tesadüf oldu. Tarzını sevip, görüşlerini kolayca kabullenebildiğim bir eleştirmeni izliyordum. Çoğu eleştirmen “görev gereği” sinik davranmaya çalışıp, doğalarında olmayan bir imajı vermeye çalışırken, arada az sayıda “doğal olarak sinik” kişilik sahibi olanlar var. Bu da onlardan biri.
Nefret ettiği bir filmi yorumlar ve altı şişeden birini devirirken, çok güzel bir laf etti filmin bitmesi gereken noktayı geçtiği halde yönetmenin farkına varmadığını (yaygın bir hastalık) anlatmak için. “The movie is going on like a long embarrassing fart”. Bu gerçekten bitmesi gerektiği halde, sonu gelip geçtiği halde, artık kepenkleri indirip gitmek gerektiği halde devam eden şeyler, toplantılar, işler, hayatlar, saçmalıklar ve benzerleri karşısında kullanmak için güzel bir laf. Bakalım fırsat çıkacak mı canlı ortamda kullanmak için?
Örnek verebileceğimiz ve nedense burada ve çoğu ortamda lafı geçmeyen ne çok şey var hayatta ve çevremizde sonu geldiği, bittiği halde bir sürü sebeple bitmeyen, bitirilmeyen. Özellikle bugün takvime baktıkça bunu düşüneceğim. Telefon büyük ihtimalle yanlış çalacak, gelecek mesajlar çoğunlukla inanılmaz yanlış olacak, zaman geçecek, olaylar ilerleyecek ve “the day would go on like a long embarrassing fart”…