Yazamamak

Bazılarını “sevdiklerim görürse”, bazılarını “sevmediklerim görürse”, bazılarını “ileride bir gün ben görürsem” diye elim aklımdakileri yazmaya gitmiyor. Özellikle sonuncu madde yüzünden not almayı da bıraktım. Gördüklerim, düşündüklerim, hissettiklerim hoşuma gitmiyor bu ara. İleride bir gün “2018’de ne düşünmüşüm” diye bakacak enerji ve motivasyonum olursa bile şu aralar düşündüklerimi hatırlamak istediğimi pek sanmıyorum.

Yine de dün gece farkettiğim bir konuya çok takıldım, iki satırı, aslında daha da fazlasını, hakediyor. “İyi” insanlar, şu veya bu sebeple, ama amaçları bu olmadan  çok “kötü” şeyler yapabiliyorlar. Geçen Cuma, iyi aile çocuğu, iyi aile ebeveyni, günlük hayatında iyilik dışında bir davranışını görmediğim bir tanıdık, özet olarak soykırım övgüsü sayılabilecek bir metin yazmış ya da paylaşmış. Beni epey rahatsız etti, nasihatten de anlamadığını bildiğim için açıp bir şey de söylemedim, işe yaramayacak olduktan sonra sinirlenmenin faydası yok.

Tabii konu hafta sonu boyunca kafamı rahatsız ettikten sonra dün gece belli bir noktaya geldim. Cehaletini bilmemek gibi cehalet, inkâr etmek gibi yalan yok. Ne kadar “iyi” olsan da faydası yok.

“I am a leaf on the wind. Watch how I soar.”

Published by

Can Baysal

It is fortunate that I am not famous, as any biographer and or journalist would definitely have problems while gathering information on my background. What I am basically is a renaissance man in modern age with diverse areas of interest and some interconnected subjects of expertise mainly centered around ICT.

. TR MOL