Bugünlerde içimden gelmiyor, ne memleketi, ne dünyayı, ne de vicdanımı kurtarmak, üç beş kelime yazıp. Herkesin üzülüp ağladığı, herkesin küfredip rahatladığı konulara girmek belki hoşluk gibi görünürken, aslında boşluk halini almışken, çok anlamı kalmıyor fikir beyanında bulunmanın. Olayların hangileri olduğunun çok önemi yok; Bazı olayları bir sene, bazı olayları dört ya da beş sene, bazı olayları işe gelecekleri ilk güne kadar unutmak üzere hatırlayıp, herkesin gözünü bir iki şiir, bir iki copy paste mesaj, bir iki damla göz yaşıyla süslenmiş manzaralara açıp, sonra da konuyu paketletip katlayıp raflara basmak kolay tabii. Uzatsam daha anlamlı olmayacak, kısaltsam daha kolay hatırlanmayacak, yazdıklarım. Nasılsa unutulup gidecek, nasılsa rüzgar her gün esiyor, tozu toprağa, yaprağı çöpe karıştırmak için. Ders almadan ders vermemek lazım, bir de ben unutmasam dediğimi.
Yazmak değil de düşünmek sıkıntılı
Published by
Can Baysal
It is fortunate that I am not famous, as any biographer and or journalist would definitely have problems while gathering information on my background. What I am basically is a renaissance man in modern age with diverse areas of interest and some interconnected subjects of expertise mainly centered around ICT. View all posts by Can Baysal