“Özlemek kavuşmaktan daha kıymetli”.
Bu hafta, hatta bu ay ettiğim, edeceğim en parlak laf muhtemelen bu gibi duruyor. Bunu söyleyene kadar beni konuşturup kafamı zorla çalıştıran arkadaşım kıymetlidir benim için. Ama muhtemelen kuyuya attığı taşı çoktan unutmuş fosur fosur üzerine uyumuş bile olabilir.
Bunun böyle olduğunu içgüdüsel olarak görüyorum ama gerekçesini ifade etmek zor geliyor açıkçası. Kavuştuğun zaman, özlediğin sırada hayal ettiğinin gerçekte o kadar da parlak olmadığını mı görüyorsun? Belki gerçekten öyle. Kavuştuğun zaman hayal edecek bir şeyin kalmıyor da ondan mı acaba?
Evlilikler aşkı öldürüyor ya, acaba bu da aynı hikaye mi? Öf ya, çenem düşük zaten, neden bu kadar çok konuşturdun beni?
Neyse işte…