Bu biraz dağınık olabilir, bakalım…
Geçen hafta sonu okuldan bazı arkadaşlarımla, aralarından birinin evinde buluştuk. İkisini en son dört ay önce görmüştüm, bir diğeri eh bir ayı belki geçmiştir, bir başkasını ise 18 senedir falan görmemiştim, arada yazışıyorduk sadece. Bütün malum arkadaşlık kriterleri, tanışmamızın üzerinden 23 sene ve 3 ay geçmiş olması v.s. bir yana birkaç nokta dikkatimi çekti.
Bir kere, kimi ne kadar zamandır görmediğimizin herhangi bir önemi yoktu, herkes aynı, herkesle konuşmayı sanki dün gece yarım kaldığı yerden devam ettiriyor gibiydik. Bu eski arkadaşlarla konuşurken gördüğüm bir şey, eski işlerimden arkadaşlarımla da oluyor, ilkokuldan arkadaşlarımla da. Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süreden daha eskiden beri tanışılıyorsa, masaya otururken konuşmaya kaldığın yerden devam eder gibi başlıyorsun. Hatta gerçekten kaldığın yerden devam ediyorsun, duruma göre… Bunu biliyordum zaten ama insanları ne kadar süredir görmediğimin bu kadar fark etmeyeceğini düşünmemişim. 18 yıl da geçmiş olsa, 2 ay da, bir kere iyi arkadaş olmuşsan o bir şekilde etkisini gösteriyor.
Bir diğer nokta şu; Doğal olarak bu ortamlarda dedikodu olur. Ama bir ara baktım iki kişi karşımdaki koltukta oturmuşlar beni çekiştiriyorlar. Açıkçası (her ne kadar yapılan analiz hatalı da olsa!!!) başka pek çok durumda beni kızdırıp rahatsız edebilecek bir şeydi, ama bu sefer çok farklı bir şeyi anladım. Beni eleştirmelerini zaten istediğim, çekiştirmelerini aslında sevdiğim, bu arada bu iki gerçeği de bilen, insanlar bunu önümde yapmayacaklar da arkamdan mı yapacaklar? Buradan bir ders çıkaracaksak, “yüzüne karşı dedikodusunu yapamadığın, ya da arkasından yaptığın dedikoduyu açıp “dedikodunu yaptık” diye anlatamadığın biri, belki de en iyi arkadaşın değildir”.
Neyse işte herkese iyi arkadaş lazım…