Kitaplığımda, son umut rafında duruyor “suçlu hafıza”. Düşünmekten sıkıldıkça, bıktıkça, tabula rasa’ya hayatta ulaşmaya çabalayıp, aradıkça ve bulamadıkça elimi attığım kitaplardan. Belki son olmasını, belki ilk olmasını umarak, nereden baktığıma bağlı…
kimsenin haketmediği bir yüz vardı çehremde
kendimi bilmezden geldim; sûretimi payladım!
Kalacaktım kaç zaman kaldıysa gene nedensiz
Çağrıldım!….
Cenk Koyuncu, üzerine büyük şeyler söylemeye mezun hissetmediğim bir adam, zaten ihtiyacı da yok hakkında laflar uçurulmasına. Tabii insan merak ediyor bir sürü, “keşke”‘nin, bir sürü “acaba”‘nın olası sonuçlarını.
……Kaybolan izler
yatak, oda, kahrolası bir ceza kalır
paylaştıklarınla… Her ev biraz da
gömmek içindir sende çoğalanları!
Geçmiş uzatmalı Sevgilim, sevdiğim:
Göç denemesiyim, göçmen müsveddesiyim!
Tabii insan bir noktada okumayı bırakmak zorunda kalıyor, yoksa…
kaybolmuşum… Ben yolu bilmeyenlerdenim!
Biliyordun değil mi, bu kitabın bana yapacaklarını? “Tam sana göre” diye elime tutuştururken. Üç gün sonra bir yıl olacak…
This is not what it seems to be…