Aslında “bilmiyorum” demek ve bu konuyu kapatmak kolay olurdu. Internet’e de üç beş byte tasarruf ettirirdim, ama gerçek seviyemden daha tembel olduğumu düşünmenizi istemem. Yoksa gevezelik itmiyor beni bunları yazmaya.
Sabahın dördünde aklıma takılan şey basit aslında. Ama detayları her tarafa uzanıyor. 18 k. gündür yaşıyorum. Bunun haydi iyimser bir bakışla yarısını düşünen bir insan olarak geçirmiş olsam 9000 gün harcayarak içinden çıkamadığım konuları belki 1000 gece harcayarak anlamışımdır. Geceleri düşünmek daha kolay, herhalde uyku olmasa hayat çok daha güzel olacakmış çoğumuz için.
Neden hem mutsuzken, hem de mutluyken salonda uyuduğumu buldum. Tabii bunu bir evlilik, sayıları hakkında spekülasyon yapmayacağım okullar ve aşklardan sonra, uyuyan bir kediyi seyrederken anlamak, kimsenin düşündüğü kadar zeki olmadığına dair güzel bir örnek. Hep söylüyorum zaten, dünyadaki hakim canlı türü kediler diye. Görünen o ki, mutsuzken rüyalardan kaçtığım için, mutluyken de uykuyla vakit ziyan etmemek için uyanık kalmaya çalışıyorum. Eh bu da yatakta olmuyor tabii, salon doğal tercih.
Ne kadar isterdim…
Neyse, iyi olun umarım.