Zorluklardan şikayet etmek çoğu zaman kolaya kaçmanın bahaneli yolu. O zorluklar olmasaydı elimizdekilerin kıymetini nereden bilecektik diye düşünmek de ayrı bir külfet gibi geliyor sanırım. Bu konuyu düşünürken aklıma aşağıdaki şarkı geldi:
Men şerem, men şer
Yuxu
Men şerem, men şer
Görürem murdar işler
Şer olmasa tanınmaz xeyir
Göresen bunu xeyir bilir?
Ne pis seslenir adım menim
Yokdur dünyada menim hörmetim
Etseler şere hörmet
Xeyire xeyir demezler elbet
Men şerem, men şer
Men şerem men şer
Çalış ey düşme şere
Adın düşmesin murdar dillere
Adın çıkıb çıksın canın senin
İşin ilginç tarafı şarkının sözlerini ararken bir de bunu buldum:
Evet, bu kâinatta hayır-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet, hararet-bürudet, güzellik-çirkinlik, hidayet-dalâlet birbirine karşı gelmesi ve içine girmesi, pek büyük bir hikmet içindir. Çünkü şer olmazsa hayır bilinmez. Elem olmazsa lezzet anlaşılmaz. Zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz.
Said-i Nursî
Biri Türk Heavy Metal gruplarının en iyi ve en bizim dar çevre içinde bilinenlerinden biri, diğeri İslam’ı Türkçe yazan en büyük alim. Hayat, en azından Türkiye’ de yaşadığımız hayat, gerçeklerden çok hayaller üzerine kurulu. Öte yandan görünen o ki kültür’ün köklerinde bir yerde sağlam şekilde yerleşmiş gerçekler var, hayallerin yetişemediği yerdeki gerçekler…